10 Ekim 2011 Pazartesi

Vallahi zorlama yok!

Ama bu çocuk müziği bir de sporu çok seviyor. Bir de birşeyler inşa etmeyi.

Müzik sevgisinde Music Together 'ın çok etkisi var, kabul ediyorum. Yani orada azıcık biz yönlendirici olduk. Ama ilgilenmese ilgilenmezdi. Şu anda geldiğimiz noktayı ben bile hayal etmiyordum, ama devam eder mi, orası Deniz'e kalmış.

Spor ise bambaşka bir hadise. Evet, her erkek çocuk gibi genlerinde top oynama sevdasıyla doğdu...söylediği ilk kelime o zamanlar kendi dilinde "top" anlamına gelen "apa" oldu. Ama herşey televizyonda spor kanallarını keşfetmesiyle başladı. Baby TV'ydi, Babyfirst'tü, Disney'di, hep ikinci, üçüncü hatta beşinci sırada kaldı  - hatta şu anda hiç yeri yok dünyasında. Varsa yoksa Eurosport! Tenis, basket, futbol, bilardo, bowling, kayak, binicilik, kayalardan sulara atlama, yüzme, çim kayağı, golf, pinpon, atletizm, bisiklet...aklınıza gelebilecek her türlü spor dalını zevkle seyrediyor, soru soruyor, anlamaya çalışıyor...ve tabii sonra da evde uygulamaya geçiyor! Tenis-basket-futbol - hadi birkaç dalı daha evde uygulamada sorunumuz yok da, ekstrem sporlarda biraz zorlanıyoruz haliyle:).



Bu konuda uzman bir kişi olan kuzen Murat Can 'la konuştuğumda işe yüzmeyle başlamanın, vücudun altyapısı açısından, en doğrusu olacağını söylemişti. Bunun için de 3 yaşını bekliyoruz, seneye doğru düzgün bir havuz arayışına geçeceğiz. O da ayrı bir mesele tabii, deniz suyu olan havuzlar tercih sebebimiz olacak. Gönül ister ki aile geçmişimiz de olan Galatasaray Kulübü'nde başlasın, ama araştırma yapmak da şart. Yüzmeyle belli bir disiplin edindikten sonra - yine kendi isterse - başka bir dala devam edebilir. Etmezse de canı sağolsun, ergenliğinde iyi yüzüp kızlara hava atar!:)))


En belirgin üçüncü ilgi alanı ise biraz babayı model almasından kaynaklı olarak "inşaat" işleri. Üstüste ya da yanyana konulabilecek ne geçerse eline kabulü. Oyun hamurlarıyla oynamaya çok geç başladı mesela...sebebi ise oyun hamurlarının kutularını inşaat için çok daha eğlenceli bulması! İçine geçemedi bir türlü yani:). Bu konuda da bizim imdadımıza yetişen KAPLA oldu. Tamamen özgür bir şekilde herşeyi yaratabiliyor Deniz onlarla. Geçen gün ilk Kapla'larını aldığımız İyi Cüceler'e gittiğimizde Deniz'e sormuşlar, "neler yapıyorsun bunlarla" diye. O da cevap vermiş: "Hara". Tabii görevli abla bir süre anlayamamış ne yaptığını, sonra anlamış ki bu çocuk aynı zamanda at delisi, ve atların da bir evi olması lazım, e atların evinin adı da hara!


İşte böyle Caro Diario, bizim küçük arkadaşımızın ilgi alanları 3 yaşa 3 ay kala bunlar. Proje çocuk yaratmak gibi bir derdimiz hiç olmadı - hatta mümkünse kimsenin olmasın - ama birşeye yönlendiğinde de onu yanıtsız bırakmamaya çalışıyoruz. Bu şekilde o mutlu biz mutlu, takılıp gidiyoruz.



Öperim,

1anda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder