Bir de bilinmezliklerle dolu bir gelecek bekliyor bizi. Valla ben şirkette çalışırken yeni bir uygulamayı böyle pat diye, doğru düzgün çalışmadan, detaylandırmadan duyursam o an kapının önüne koyarlardı! Nerede bu işin danışma kurulu, sıkça sorulan soruları, uygulama adımları? Yayınlanmıyor, duyurulmuyor mu, yoksa hiç yok mu? Benim gibi tüm annebabaların kafasında böyle sorular var...
Tüm bunlar olurken biz kendi küçük dünyamızda çoooook büyük adımlar attık...yuva alıştırmasına başladık! Seçtiğimiz anaokulu şurada anlattığıma pek yakın (polemiklere yol açmamak için, isteyenlere özelden söylerim hangisi olduğunu). Bu okulu seçmemdeki en büyük etkenlerden biri ise okulun sahibi olan pedagog hanımın "okula başlamak ikinci doğum gibidir" sözleri oldu. Bazı okulların aksine, "eh tabii alışırken biraz gözyaşı normal" yaklaşımı yok burada. Deniz alışana kadar, saatlerimizi uzata uzata, birlikte gidiyoruz okula. Ben bir odada oturuyorum kendi işimi yapıyorum...o da "oynuyor". Bu sürenin ne kadar olacağı, hangi aşamaları nasıl geçeceğimiz tamamen ikimize bağlı. Bu okul özellikle "anneyi" istiyor bu alışma sürecinde - tam da yukarda yazdığım yaklaşımdan ötürü. Benim aklıma, ruhuma yattı...bakalım, hep birlikte yaşayarak göreceğiz neler olacağını.
Öte yandan Deniz adam her saniye bizi şaşırtmaya devam ediyor! Bu aralar fiziksel enerjisi tavanda, sürekli atlayıp zıplıyor! Bir çöp arabaları merakımız var ki, sormayın. Ama öyle bebeksi bir merak değil, olayın bütününü, süreci, sorunları, çözümleri filan sorguluyor:). Çöp arabalarıyla oynamadığında kitap okumayı seviyor (kitapçının çocuğu kitap sevmese ayıp olurdu, değil mi??), legolar ve Kapla hala favorileri, çok komik (bence karikatür tarzında) resimle yapıyor, bir de harflere, kelimelere pek bir meraklı (mesela bu sabah şöyle dedi: he-di-yem / ze-ki-yem... ikisi de 3 kelime değil mi? - heceyle kelimeyi karıştırıyor da...). Annemin bende becerdiği erken yaşta okuma yazma öğretme hadisesini ben Deniz'de denemiyorum, ama ilgisini de cevapsız bırakmamaya çalışıyorum.
Ne zamandır yazamıyordum, çok şey birikti, ama bir şekilde bilgisayarın başına oturunca yaşadığımız konular çok sıradan geliyor...Belki bahar mahmurluğudur..ne de olsa hanımeli kokuları hep sarhoş eder beni. Neyse, hiç yazmamaktansa, buna da şükür!
İyi Cüceler'de has arkadaşı Arda'yla Kapla Atölyesinin malzemelerini toplarken:) |
1anda
Eh aynı sorunlar, okumak keyifli.
YanıtlaSilBalkonda ki ''arap yasemin'' i çiçek açıyor, oh ne güzel kokacak diye hayallerini kuruyo bu arkadaşında sarhoş olmak için.
Kolay gele.
arkadaş anne Çiğdem