19 Ocak 2012 Perşembe

Eve sığmıyoruz!

O gün gelecek mi canım diyordum...geldi.

Yok yok, eşyamız çok olduğundan değil - o kısmı çok şükür ofisi az buçuk depo alanı olarak kullanarak hallediyoruz.

Ama Denizadam eve sığmıyor artık.

Zekiyem'le maksimum aktivite yapıyorlar; geçen gün kadıncağıza sipariş vermiş, evden şort getirtmiş, giymişler karşılıklı şortlarını tenis, basket, futbol oynamışlar!

Evde gitar ve baterisi var ya, ha bire Bon Jovi oluyor (bazen JBJ, bazen Tico, bazen Richie...)! Music Together cd'lerinin biri bitiyor öbürü başlıyor. Dangur dungur dans ediyorlar Zekiyem'le. Arada bir de kendisine hediye gelen başka cd'leri çalıyor. Dangur dungur dans sabit:).

Her akşam başka bir elişi faaliyetiyle karşılıyor bizi. Dün kol saati yapmıştı her birimize mesela. Bir önceki gün oyun hamuruyla kendini (tabii ki mavi crocs'larıyla!) yoğurmuştu! Anaokulundan hallice bir sergi masası var salonda. Bazen akşamı bekleyemiyor, ofisin kapısını çalıp getiriveriyor aşağıya eserlerini.

Şu aralar her gün kendisine kitap aldığımızdan (e artık bir de sipariş veriyor beyfendi), günde mutlaka 45 dk'lık bir okuma aktivitesi oluyor (bazen 45 dk kısmen kesintisiz, bazen ikiye ya da üçe bölünerek). Onlarda oturuyor bari...bir de elişi faaliyetinde, bir de legolarla oynarken. Ama onun dışında pek durup oturduğu yok (şimdi böyle yazınca aslında epey de oturarak oyalanıyormuş diye düşündüm yahu! Çocuğa haksızlık etmeyeyim yani...)

Yaşı gereği sürekli soru soruyor, sürekli birşeyler merak ediyor, öğrenmeye çalışıyor, zorluyor, itiraz ediyor, ikna olmuyor, ikna oluyor, ikna ediyor...

Arkadaşlarını özlüyor. Onlarla olmak istiyor. Bazen onlara kızıyor, bazen hayal kırıklığına uğruyor. Hayal kırıklığına uğrayınca bazen ağlıyor. Sonra kendi kendini telkin ediyor. Bizden ipuçları istiyor ilişiklerini nasıl yöneteceğine dair. Soruyor...soruyor...soruyor.

Espriler yapıp duruyor. Geçen gün koparttı bizi - babasına ciddi birşey söylemeye çalışıyor ,ama iyice cıvımış kahkahasını engellemeye çalışıyor...gülmemeye çalıştıkça istemsiz gülüyor:)))). Koca adam gibi.

Haftasonları sürekli dışarda olduğumuzdan daha rahat, ama hafta içi daha çok evde - dışarıya inatla bizimle çıkmak istiyor. Evde oynadığı oyunlar ise daha çok dışarıya uygun aktiviteler:). Böyle bir ikilem içinde kendisi. Ama bir şekilde bakkala filan gitmek için dışarı çıkmaya da bayılıyor Zekiyem'le. İlla bir amaç olacak yani, prensipli çocuk:).

Bu sabah uyandığında aramızda şöyle bir diyalog geçti:

D: Ben sabahları Zekiyem'e neden "seni sevmiyorum" diyorum, biliyor musun anne?
B: Neden Deniz'cim?
D: E çünkü o geliyor, sonra siz gidiyorsunuz hemen o yüzden. Ama sonra ben siz gidince Zekiyem'e diyorum "sen mutlu ol, ben seni seviyorum" diye.
B: E peki ne yapmalı sence Deniz'cim?
D: Siz işe gidin, ben de okula gideyim. Zekiyem de evde yanlız kalsın beni beklesin.
B: !!!!!

Uzun lafın kısası, artık eve sığmıyor(uz).
Okul çanları bizim için çalıyor. Kabul ediyorum...:)

1anda

Tico olduğu anlardan birinde:)

2 yorum:

  1. Yahu san'at ve bunca aktiviteden sonra Deniz'i şu Fame'deki gibi bir okul ancak keser:)

    YanıtlaSil