27 Nisan 2011 Çarşamba

Torpanti

Caro Diario,
bu sabah Mert'le ayni anda evden ciktik. Normalde sekiz bucuklara kadar uyuyan Deniz boyle gunlerde 7'de kucuk horoz seklinde dikilir, yine oyle oldu. "Babayla birlikte toplantiya gidecegiz" deyince "ben de torpanti yapicam. Aksama torpanti yapalim" dedi. "Tamam o zaman dedim, aksam bizim gelmemize yakin Zekiyem'e soyle, sana toplanti kiyafeti giydirsin, annebabadeniz toplanti yapalim" dedik. Toplantinin konusunu da "Viyana" olarak belirledik (15 Mayis'ta 4 günlüğüne Zeynep'in başındayız kısmetse ya, çok heyecanlıyız ya, Deniz de bu heyecanın tam ortasında ya, o bakımdan...).

Akşam otoparka geldiğimizde bizi fotoğraftaki çocuk karşıladı camda. Kahkahayla gözyaşı arasında gittim geldim. Evde tüm ciddiyetimizle toplantımızı yaptık, kararlarımızı aldık. Toplantımız köfte makarna menüsüyle süslendi, böylece "yemekli toplantı" kavramıyla da tanışmış oldu Deniz.

İyi geceler,
1anda


25 Nisan 2011 Pazartesi

Benim Pazartesilerim

Caro Diario,
benim Pazartesilerim Cumartesi-Pazarı anmakla geçiyor.
Benim Pazartesilerim çok çok çok yoğun oluyor, oğlumu-tocamı- evi özlemekle geçiyor.
Benim Pazartesilerim - bu aralar - baharı beklemekle geçiyor.
Ez cümle, benim Pazartesilerim herkesin Pazartesi'si gibi geçiyor!

Geçen haftasonu yine dolu dolu geçti. Deniz artık haftasonları her uykusundan uyandığında "şimdi neyeye didiyoruz?" diye soruyor! "Yok annecim, bi yere gitmiyoruz" dersem de " o zaman tim deliyo?" diye soruyor. Çözdü planı yani.

Cuma akşamı Fethi dede-anneanne-teyze ile önce Il Padrino klasiği, sonrasında ev...

Cumartesi MT, yeni yerinde İyi Cüceler (bir sürü kitap, puzzle, ille de Naz'a da kitap ve puzzle), sonrasında devrilerek uyku, akşamında Naz'larla Astoria Num Num macerası ("ben tavut yiycem, bi de papates, bi de ayran...bi de süt! Hahahahaaha! Süt müüüü?" diyen bir çocuk var elimizde).

Pazar sabah kahvaltı sonrası caddede bisiklet turu çılgınlığı, büyülenme, çok eğlenme, caddenin boş halinin tadını çıkarma, bisiklete binmece.. Sonrasında yarı baygın eve gelip uyumaca ( O baygınlığın arifesinde illa da apartman merdivenini kendisi çıkmak isteyen bir çocuk da var elimizde. Beni yanından kovup "anne sen yukarı dit. Anne sana yol verdim" diyebiliyor kendisi). Akşamında Efe'lerle evde waffle keyfi. Efe'ye tam abilik yapmaca, paylaşmayı öğrenmece, cool'luğu bozmamaca...

Yazarken yoruldum, ama yaşarken yorulmadım. Yine olsun yine yaşarım. Hadi yine olsun!

1anda



 
(Tüm fotolar Mert Çoban tarafından çekilmiştir...) 

22 Nisan 2011 Cuma

Kalbim Ege'de...


İlk gittiğimde 2001 yılıydı. 19 yaşında bir genç kız, tazecik peynirlerden, mis gibi zeytinlerden, ev yapımı reçellerden oluşan kahvaltıyı bahçeden topladığı çiçeklerle süslerdi. Tabaklar metaldi, kahvaltı hariç kendi yemeğimizi kendimiz yapardık, taş bir iskele vardı, hamak vardı, odalarda hiçbir lüks yoktu, ama hayatımda böyle bir deniz görmemiştim, hiç böyle samimi bir tatil yaşamamıştım.
O seneden sonra hiçbir yaz gitmemezlik etmedim Selimiye Mavi Deniz'e. Köy hakkında çok yazıldı çizildi, ödüm koptu herkes keşfedecek de bozulacak diye, birazcık sosyetik oldu tabii ama azıcık... Mert'le tanıştığım yaz hemen Ören'e karşılık ben de onu Selimiye'ye götürdüm, gelenek devam etti. Sonra Deniz doğdu, ilk denizine Ören'de, ikincisine de Selimiye'de girdi. O arada 19 yaşındaki kız büyüdü, evlendi, çocuk sahibi oldu, kazandığı her kuruşu mekanına harcadı, yine son derece mütevazi ama tam donanımlı bir tatil alanı yarattı. Ve eşiyle birlikte bizim arkadaşımız oldu.

Geçen hafta Esra arayıp Aydın'ın sünnet düğününe davet ettiğinde tüm bunları düşündüm.

İlk kez bir köy düğününe davet edildik. Gitmeyi çok çok istedik. Ama çok önceden yaptığımız bir başka seyahat planıyla çakıştı. Şimdi Haziran ortasını iple değil, halatla, yot yot zincirle çekiyoruz. Deniz Mavi Deniz'de maceralarına devam etmek istiyoruz. Mis gibi kokularla uyanmak istiyoruz. Ege'yi çok çok seviyoruz!

1anda

14 Nisan 2011 Perşembe

15 Nisan: Annebabadeniz doğumgünü

Caro Diario,
yarın aile oluşumuzun 5. yıldönümü.
Önce minik bir aileydik, sonra büyüdük "annebabadeniz" olduk.

Dün Deniz'e "evlilik yıldönümü"nün ne olduğunu anlatmaya çalıştık. "Anneyle babanın yüzük takma günü" dedik, "düğün günü" dedik, daha önce gittiğimiz düğünlerden örnek verdik, hatta "anneyle babanın öpüşme günü" filan diye birşeyler saçmaladık, ama en sonunda aklıma geldi, bugün "annebabadeniz olma doğumgünü" dedim. Bunun üzerine hemen "iyiki doooduuun annebabadeniiiiz" patlattı bizimki, anladık ki anladı:)

Bizde klasiktir, öyle pek havalı program yapmayız özel günlerde. Bu sene de rutini bozmayıp Il Padrino'da diyet bozmaca yapacağız kısmetse.

2 gün sonra da Mert günü. Kutlu Nisan, hoşgeldin:)

1anda



5 Nisan 2011 Salı

Beğenmedim!

Yeni modamız bu. Müzik olsun, kıyafet olsun, kitap olsun, oyuncak olsun, yemek olsun, beğenmedi mi "beğenmedim"i yapıştırıveriyor, ne yapsanız geri döndüremiyorsunuz. Kişilik gelişmesi bu olsa gerek, şimdilik müdahele etmiyoruz, kendi haline bırakıyoruz. İşin enteresanı, kendisi belli bir estetik duygusu da geliştirdiği için mesela benim giydiğim kıyafeti beğenmiyorsa giyemiyorum sevgili Diario!

Geçen hafta ilk kez pastel boya kullanmaya başladı. Kimden gördüğünü anlamadım, ama çok enteresan bir şekilde boyuyor, böyle ince ince, itinayla:) Babadan gelen bir ince iş detayı var, belli! Yine de parmak boyalar favorimiz, yaşasın özgürlük!

Son olarak, geçen hafta ilk kez iki harf yazdı kendisi! Adının baş harfi olduğu için D'yi, topa benzediği için de O'yu bir süredir tanıyor zaten, ama yazacağını hiç düşünmemiştim:))) Ve Yapıncak sıkı dur, böylece ilk yazdığı kelime "DO" olmuş olduuu!:))))



Öperim,
1anda