27 Ekim 2011 Perşembe

Bir tür Veda Yazısı

Aklıma bir sürü giriş cümlesi gelmişti, şimdi hepsini unuttum.

Eşyalarımı toplayalı çok oldu ama sanki yapılacak daha birsürü şey var. Kafamda, ruhumda sürekli bir soru işaretleri silsilesi. Birşey unuttum mu? Yapmam gereken bir iş, aramam gereken kimse kaldı mı? Herşeyimi aldım mı? Herşey tamam mı? Oysa çok hazır olduğumu sanıyordum; değilmişim.

Bu kurumun kapısından içeri ilk girişimi hatırlıyorum. Şu anda şirkette çalışan arkadaşların büyük bir kısmı o sıralar ortaokul, lise, haydi iyi ihtimalle üniversite sıralarındaydı!:) Eh, ben de bundan çok çok gençtim haliyle. Bambaşka bir hayatım vardı. Herşey bambaşkaydı.

Aradan 12 yıldan fazla zaman geçti. Ben büyüdüm, evlendim, anne oldum...Bu arada şirket de çok değişti, insanlar değişti, içinde bulunduğum ekip değişti, öncelikler değişti, sektör değişti.

Yazacak, söyleyecek o kadar çok şey var ki! İlk zamanlar ekipte tek başımayken binlerce başvuru gelirdi, önüme çuvalla yığardı Hüseyin bey - bir stajyerle tek tek açar okurduk başvuru formlarını, mektupları. Başka başkaa....bir ara rüyamda sürekli dönem toplantısı görürdüm; ya toplantı kısmını, ya dans eğlence kısmını birebir yaşardım rüyada!:). Daha daha...etrafta dolaşırken sürekli tanıdığım insanlar görüyormuşum gibi geliyor - mülakat yaptığım kişi sayısını hatırlamıyorum. Defterleri toparlarken şu anda müdür olmuş arkadaşların ilk mülakat notlarını buldum...bi duygulandım:). Saha toplantıları, sunumlar, gelen itirazlar, beğeniler, haksızlıklar - haklılıklar, dik durmaya çalışmalar,....hepsi beynimde uçuşup duruyor.   

Ama herşey bir yana, benim için bu 12 yıl 3 ayın özeti - istediği kadar amatörce, istediği kadar klişe olsun - burada kurduğum dostluklar. Eski dostlarımdan çok azı şu an şirkette. Ama son yıllarda tanıştığım ve geleceğe taşımayı umud ettiğim çok güzel arkadaşlarım da var. Arkamda gerçekten sapasağlam bir ekip bırakıyorum, tevazu gösteremeyeceğim. Tüm bunlar bana gerçekten de geçen bu zamanı dolu dolu yaşadığımı düşündürüyor, hissettiriyor.

Ayrılacağımı duyan arkadaşlar nereye gideceğimi soruyorlar hep. Benim için durum farklı. Hayatta hep bir misyonun, bir hayalin peşinden koşabilmeyi istemiştim. Anne olduktan sonra bu hayal daha da şekillendi. Şimdi bir taraftan yıllarımı verdiğim İnsan Kaynakları mesleğini daha özerk boyutta sürdürmeyi, diğer taraftan ise çocuklara ve gençlere yönelik projeler gerçekleştirmeyi planlıyorum. Bazı arkadaşlara neler olduğundan bahsettim, ama işin birazcık daha sürpriz kısmı kalsın diye burada sözetmeyeceğim.

İşten ayrılmak insanın hayatındaki en büyük travmalardan biriymiş. Bilmiyorum, Pazartesi uyandığımda neler yaşayacağım. Mutlaka garipseyeceğim birtakım durumlar olacak, ama özellikle Deniz'le (ve Mert'le) daha sağlıklı vakit geçireceğim heralde. Bakalım, yaşayıp göreceğiz.

Sevgili Glaxo'lu arkadaşlar,
hayatınıza girmeme izin verdiğiniz ve hayatıma girdiğiniz için hepinize çok teşekkürler. Umarım hep birbirimizin hayatında kalırız.

Sevgili İK ekibi,
sizinle gurur duyuyorum. Çok daha güzel işler yapacağınıza eminim, içim çok rahat.

Ve Sevgili Ailem,
bekleyin beni geliyoruuum...

1anda

Bu yazıyı okuyan herkese benden küçük ve de nostaljik bir hediye...iyi seyirler!

http://www.youtube.com/watch?v=MfM9gQkfwyg

1 yorum:

  1. Hayırlısı olsun 1andacım... Sen ne diyorsan odur. Ne yaparsan yakışır... Bu işe en çok ama en çok Deniz sevinecek... İnsanın kendi çalışma programını kendisi yapması, bir yerde çalışmaktan daha büyük sorumluluk istiyor. Bundan sonra da bundan önce olduğu gibi yolun apaçık olsun... Hayallerin gerçek olsun fıstıkçım...

    YanıtlaSil