1 Şubat 2011 Salı

Annelik: Temel Bilimler mi Temel İçgüdü mü?

Bence ikisi de, Caro Diario.

Anne olduğum gün bir arkadaşım "unutma, onun annesi sensin, kim ne derse desin sen kendi sesini dinle" demişti. Narkoz sersemi tam olarak ne demek istediğini anlamamıştım ama, sonrasında öyle anlar yaşadım ki, gerçekten içgüdüm ve bilimsel gerçekler arasında denge kurmanın ne kadar kritik olduğunu defalarca anladım.

Bu post'un amacı, benden sonra anne olanlara / olacaklara bilimsel gerçeklerle annelik içgüdüleri arasında gidip gelirlerken küçücük de olsa ışık tutabilmek. Bu yolculukta benim en büyük şansım ise (tabii ki  Deniz'in kendisi ve Mert hariç) süper sakin ama güvendiğim bir doktor (Dr. Altan Yaşar) ve çok anlayışlı bir aile.

Efenim şimdilik sadece bakım (yiyeyecek giyecek temizlik) konusuna gireceğin, huy suy (uyuma, oynama, yeme içme, vs) başka bir post'ta işlenece mevzular:).

1) Anne sütü:
Anne sütü şart. Çok önemli. Çok değerli. Her damlası altın dedikleri doğru. Bizim doktorumuz Deniz kilo aldığı sürece mamaya hiç geçirmedi sağolsun - 6. ayda gerçek yemeklere geçene kadar da böyle devam ettik. Ama siz siz olun anne sütünü artıracağım diye malt filan içmeyin. Ben yaptım siz etmeyin. Emzirirken aldığım neredeyse 20 kiloyu nasıl verdiğimi bir ben bilirim:). Sadece iyi beslenin, bol su için, ama bir şekilde yetmediğinizi hissediyorsanız, doktorunuz da bununla hemfikir oluyorsa, azıcık mama desteği almayı da çok kafaya takmayın. Tam sütüm bitti derken 1 öğünü aptamille geçince sütü artan ve tekrar sadece anne sütüne geri dönen çok arkadaşım var. Haa, bir de milletin "emiyo mu emiyo mu" sorularını duymazdan gelin. Zor ama mümkün:)

2) Üşüme mevzuu:
Unutmayın, bu küçük arkadaşların üşümesindense terlemeleri daha tehlikeli! O yüzden - işte burda anaane babaanne sözü dinleyin - ayakları sıcak tutun, başı serin. Ama nolur bebecikleri kat kat giydirmeyin. Bu arkadaşlar azıcık büyüyünce sokakta oynamaya başlayacaklar, sonra her dakika kendilerinin peşinde dolaşmanız gerekir. Bağışıklık sistemlerini geliştirmelerine izin verin, göreceksiniz çok daha rahat büyüyecekler. Biz - yine doktorumuzun cesaretlendirmesiyle - tüm aile büyüklerinin ve de apartman sakinlerinin (evet, onlar da herşeye karışabiliyor!) endişeli ve de yargılayıcı bakışları altında Deniz'i 15 günlükken (yani Şubat başından itibaren) her gün sokakta dolaşmaya çıkardık ve inanın hiçbir zararını görmedik. (Üşüme kontrolü için burun ve ense kritik, oralar oda sıcaklığındaysa problem yok.)

3) Gece tok yatsın - gece süt içsin...:
En büyük yanlış(mış)! Reflüye en büyük davetmiş! Diş çürümesine birebirmiş! Biz 7 aylık olduğundan beri Deniz'e gece hiçbirşey içirmiyoruz (arada uyanıp da su istediği oluyor tabii ki), herhangi birşey yemeyi de yatmadan 1 saat öncesinde bitirmiş olmasına özen gösteriyoruz. Aslında kendiniz gibi düşünün, en önemli öğün kahvaltı, onun dışında aç kalmaması önemli, ama gece öğünü gerekli olmamasının ötesinde, zararlı bile. Hem böyle olunca sabah da gerçekten büyük iştahla kahvaltı yapıyor, inanın.

4) Kahvaltı demişken...bal sorunsalı:)
Bal benim için vazgeçilmez besin. 1 yaşını geçtiği günden itibaren Deniz'i de kendim gibi bal fanatiği yapıverdim. Ama meğerse o kadar da süper bir besin değilmiş bal. Pekmez doğal olduğu için tercih edilmeliymiş. Ama pekmez bal kadar güzel değil ki!!! İşte burada anne içgüdüsüyle temel bilimi dengeliyoruz ve balı olabildiğince gün aşırı ya da haftasonu keyfi kapsamında yiyoruz, diğer günlerde kahvaltımızı pekmezle süslüyoruz. Hem balsız kalmıyoruz, hem de sağlığımıza özen gösteriyoruz. Bu arada pekmez de enerji veriyor, kan yapıyor filan ama glükoz açısından dikkat edilmeli aslında, bence onu da idareli tüketmekte fayda var...

5) Alerji hassas konu
Biz şanslıyız, Deniz çok alerjen bir bünyeye sahip değil...ama olabilirdi de. Doktorumuzun da uyarısıyla biz özellikle ilk 1 yıl her yeni besin vereceğimiz zaman önce az miktarlarda 3 gün denedik, alerjiye neden olmadığından emin olunca güvenle yedirmeye başladık. 1 yaşından sonra olay rahatladı tabii ama, şimdi bile örneğin yumurtayla domatesi aynı öğünde vermemeye, kakao-çikolatayı mümkün olduğunca gözden ırak tutmaya, fıstıkla çok tanışmamaya gayret ediyoruz. Fındık-ceviz-badem bu kategorinin dışında:).

Sevgili yeni anneler, şimdiden uyarayım yukarda saydığım konulara dikkat ettiğinizde çocuğunuz tombik olmuyor. Eş dost ve aile büyüklerinden gelen örme hırka ve yelekler de hurçlarda saklı kalıyor. Ama bir taraftan mücadele ruhunuz gelişiyor, bir taraftan da en değerli varlığınızla ilgili kararları bilimsel ve annesel doğrulara göre vermiş oluyorsunuz. Bence buna değer.

Aa, bir de çok önemli 6. madde var ki, temel bilimle çok alakası yok - tamamen bir anne içgüdüsü...NAZAR konusu! Var abicim, var işte nazar diye birşey. Ne zaman "aman bu aralar çok iyi" deseniz lafınızı yemek zorunda kalırsınız. O yüzden siz siz olun, "bebek nasıl" diye soranlara "eh işte" deyin. Kazanan siz olursunuz:)

Öptüm,
1anda


Nazarlık görselimiz http://www.crebro.net/ ten. Google görsellerde görünce dayanamadım ekledim:).


1 yorum:

  1. Pozitif bilim ışığında yetiştirilen bünyem nazarı kabullenmek istemese de, VAR:)

    YanıtlaSil