23 Temmuz 2014 Çarşamba

Hayatımdan bir hayal geçti...




2011'in Ekim ayında "kurumsal dünya"dan ayrıldığımda aklımda üç şey vardı:
- Sabahları ailemle kahvaltı yapabileceğim bir hayat;
- İnsan Kaynakları alanındaki tüm bilgi ve birikimimi aktarabileceğim serbest danışmanlık, eğitmenlik gibi bir rol;
- Çocukluk hayalimi gerçekleştirmek, bir kitabevi açmak.

Zeyno'yla yollarımız kesişeli 1 yıl olmuştu o sıralar ve o da üçüncü hedefi benimle paylaşıyordu. İşte böylece "çocuk kitapçısı açmak için caddedeki tüm emlakçıları gezen iki deli kadın" olarak başladı hikayemiz.

Sonra bir gün bizi Gönül aradı. Gönül, bizim çok sevdiğimiz, müşterisi olduğumuz İyi Cüceler Çocuk Kitabevi'nin kurucusuydu. Dedi ki "gelin burayı size devredeyim". Bayıldık bu öneriye ve 2012'nin Şubat'ında dükkanın "iyi devler"i olduk.

Bundan sonrasını yazmak benim için hem çok kolay, hem çok zor. Hayatımda ilk kez kendime ait bir işim oldu. Hayatımda ilk kez tüm kararları - tabii ortağımla birlikte - sadece ben aldım. Hayatımda ilk kez kendi çocuğum dışındaki onlarca çocuk "anneee" diye üstüme atlayıp beni öptü. Hayatımda ilk kez beni hiç tanımayan ailelerle belki de ömür boyu sürecek dostluklar kurdum. Hayatımda ilk kez sokakta yürürken, markette, tiyatroda, sinemada, restoranlarda, doktor bekleme odasında, hatta umumi tuvaletlerde "aaa...siz...cüceler?" diyen devlerle rastlaştım. Hayatımda ilk kez beni cafede gören bir cüce annesine işaret edip "anne bak, Sakar Cadı Vini!" dedi. Hayatımda ilk kez beni trafik ışıklarında durduran bir cüce "ben sana kalbimi verdim" dedi. Hayatımda ilk kez sosyal medyada binlerce takipçim oldu, bu yükün altında ezildiğimi bile hissettim. Hayatımda ilk kez politik duruşumdan tutun da sokakta çocuğumla ilişkime kadar her şeyime dikkat eder oldum.

Liste devam eder durur...40 yaşıma kadar yapmadığım kadar çok şeyi hayatımda ilk kez yaptım ya, bu benim için büyük bir hayat kazanımıdır.

Şimdi - biraz da hayatın akışı böyle gerektirdiği için - bayrağı en az bizim kadar iyi taşıyacağına inandığımız bir arkadaşımıza devrediyoruz hayalimizi. Benim için bu sefer de başka türlü "ilk"lerle dolu bir hayat başlıyor, hadi hayırlısı! Gönül bağım öyle güçlü ki, ve varoluş sebebine o kadar çok inanıyorum ki, ben ve oğlum İyi Cüceler'in misafiri olmaya her daim devam edeceğiz. Deniz'e tam anlamıyla devrettiğimizi diyemedim zaten, varsın o beni hala kitapçı sansın! Arada sırada okumalar, etkinlikler yaptıracağım kısmetse...kopmam zor zaten:). Bu arada esas mesleğime, İnsan Kaynkları'na daha fazla zaman ayırıyordum ya, oraya yoğunlaşmaya devam edeceğim. Ve mümkünse, sabahları kahvaltıları ailemle yapmaya da...

Dedim ya, hayatımdan bir hayal geçti. Ben mutluyum. Herkese nasip olsun.

1anda

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Dönüm noktaları

Yılın yarısını geride bıraktık ve anladık ki bu yıl bizim aile için bir dönüm noktası.

Her şeyden önce, Deniz adamın ilkokula başlama yılı. Evet biliyoruz, 2009 Ocak doğumlu olmasından mütevellit, istesek bir sene daha hazırlık okuyabilirdi ama hem kendisinin hem bizim tercihimiz doğrultusunda 1. sınıfta okuması yönünde karar aldık. Okulu da eve en yakın, bildiğimiz, aileye zaten bir mezun vermiş olan (teyzesiyle aynı okuldan mezun olacak küçük bey) Irmak İlkokulu olarak belirledik. Diliyoruz hepimizin mutlu, huzurlu olacağı bir öğrenim hayatı olur..

Okul kararını Şubat ayında verince, bu sefer yaz planını yapmaya başladık. Hepimiz istedik ki Deniz bu yaz artık kendi başına yüzsün. Onun için küçük bir araştırma sonrası Mart ayında Fenerbahçe Yüzme Okullarında derslere başladı. 2 ay süreyle devam etti. Ailede Fenerbahçe'li filan yok, hatta seneye Galatasaray'ın da yüzme okuluna gidebilir, öyle bir antifanatik durumumuz var bizim. Genelde memnunduk Fenerbahçe'den ama o bizim genişliğimizden kaynaklı da olabilir; zira 2 aylık süreçte Deniz'i havuzda görme gibi bir lüksümüz olmadı!:) Aslında ayda 1 tribünleri açıyorlarmış ama bize denk gelemedi. Tam son gün açacaklarken de şakır şukur yağmur yağdı, kulüp dersi iptal etmedi ama kimse gidemedi, ha bu arada son gün Deniz'de adenovirüs belirtileri başgösterdi filan falan derken çocuk yüzmeyi öğrendi mi öğrenmedi mi bilemedik! (Daha doğrusu kendi beyanına güvenerek öğrendiğine kanaat getirdik). 

Bu arada gideceği okula (en azından fiziksel şartlar açısından) alışsın diye - hem de bizim iş güç durumlarını da gözönünde bulundurarak - hayatımızda ilk kez- yaz okulu kaydı yaptırdık ve Irmak Yaz Okulu'na başladı Deniz adam. Fakat biz bu arada bir hata yaptığımızı farkettik; Deniz 2,5 yıldır gittiği ve artık "muhtar" olarak anıldığı anaokulunda Cuma son gününü yaşayıp Pazar gösteriye çıktıktan sonra Pazartesi hoop diye yaz okuluna başlayınca tepe sersemi oldu. Biz de alışsın etsin diye biraz fazla tepki gösterdik sanırım, neyse neticede yaz okulu macerası hafif olaylı başladı. Yaz okuluna 2 hafta gittikten sonra (o iki haftanın sonlarına doğru bir de hayatında ilk kez ortakulak iltihabı vak'amız oldu!) 1 haftalık Selimiye tatili arası verdik. 

Selimiye'de sabah yürüyüşünden...
Selimiye bizim için bir başka dönüm noktasına imza attı, zira gördük ki Deniz kendi başına atlıyor, dalıyor, çıkıyor, yüzüyor...sevindik tabii ailecek!:) Hal böyle olunca daha rahatlayacağınızı düşünüyorsunuz ama değil, çünkü bu kez de durmadan yüzmek isteyen bir çocuk var elinizde ve henüz tek başına açıklara bırakmaya güvenemediğimiz için dönüşümlü olarak biz de sürekli sudaydık:). Neyse, buna da şükür diyerek tatilimizi olabilecek en huzurlu şekilde noktaladık:). Bu arada kendinden 8 yaş büyük bir ablaya bildiğiniz aşık oldu bizimki, kendisini uçağa binmeye o ablanın da o gün döneceğini söylemesi sonucu ikna ettik (yoksa uçağı kaçırmak için elinden geleni yapıyordu!).

Bugün Pazartesi, tabii ki hepimiz haftaya biraz sendromlu başladık ama birkaç da karar aldık Mert'le. Bir kere yavaşlayacağız. Yavaşladığımızı zannediyorduk ama kendimizi dinledikçe görüyoruz ki aslında bazen nefes nefese kalıyor ve birbirimizi gereksiz geriyoruz. Yavaşlamakla belki biraz tezat gibi görünecek ama, bir de ne zamandır alınmayı bekleyen bazı kararlar var, onları ertelemeyeceğiz. Kısacası, hayatımızın odağını birkez daha gözden geçireceğiz...ve kendimizi - moda tabirle - akışa bırakacağız.

Tarihe not, kulağımıza küpe olsun:).

1anda